Türk siyasi tarihinin iki önemli aktörü İsmet İnönü ve Celal Bayar, bir çok husustaki farklı görüşleri neticesinde politika hayatımızın da iki ana damarını oluşturmuştur. Liberal, siyasetin sağ yelpazesinde yer alan Celal Bayar ile devletçi, ortanın solu olarak kendini konuşlandıran İnönü arasındaki rekabet, henüz Atatürk’ün sağlığında başlamış idi. 1937′de Atatürk ile İnönü mesai arkadaşlıklarına Atatürk’ün tabiriyle fasıla vermiş, ölünceye dek son Başbakanı Celal Bayar olmuştu. Atatürk’ün vefatının ardından İnönü Cumhurbaşkanı olunca Bayar usulen istifasını yeni Cumhurbaşkanına istifasını sunmuş, İnönü tekrar Bayar’ı hükümeti kurmakla görevlendirse de bu hükümet üç ay sürmüştü. 1946′ya kadar Bayar parti içinde biriken muhalefetin önderi olmuş, DP’yi kurmuş, 14 Mayıs 1950′de DP Genel Başkanı olarak partisini seçimlerde iktidara taşımıştı. 10 yıl boyunca Başbakan Adnan Menderes, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, muhalefet lideri İnönü arasında ilişkiler daima gergin olmuştu. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Menderes idam edilecek, Bayar yaş haddinden dolayı idam cezasından kurtularak müebbet hapse mahkum olacaktı. 1961′de Türkiye’de parlamenter hayat tekrar başladığında Bayar Kayseri cezaevinde, İnönü ise Başbakanlık koltuğunda idi.
Bayar’ın Kayseri cezaevindeki günleri sürerken, DP’nin mirasçısı iddiası ile Ekrem Alican’ın Yeni Türkiye Partisi, 27 Mayıs’tan sonra emekliye sevk edilen emekli Org. Ragıp Gümüşpala’nın Adalet Partisi siyaset sahnesinde idi. AP ve YTP TBMM’de DP’liler için bir af talebinde olsalar da bunu 25 Ekim Protokolünden dolayı gündeme getiremiyorlardı. Ordu hükümete tesir etme noktasında tavrını yumuşatmadığı gibi 22 Şubat 1962′de ve 21 Mayıs 1963′de Albay Talat Aydemir iki darbe girişiminde bulunmuştu. Şartlar parlamenter hayata engebe yaratırken Bayar’ın sağlık durumunun hızla bozulduğu savıyla özel bir af çıkarılması gündeme geldi. İktidarda CHP’nin liderliğinde koalisyon hükümeti vardı. Ancak Bayar serbest bırakıldığı gün onun aleyhindekiler şiddetli nümayişler yaparak Adalet Partisi genel merkezini bastılar. Olaylar güçlükle yatıştırıldı ve kısa bir süre sonra Bayar’ın sağlık durumunda bir değişiklik bulunmadığı halde tekrar cezaevine gönderildi.
1965 yılında Adalet Partisi iktidara geldiğinde yine af meselesi gündeme gelecek, Başbakan Süleyman Demirel ordudan gelen mesajlardan ötürü affa yönelik girişimlerde bulunmayacaktı. 1966′ta Cumhurbaşkanı seçilen Cevdet Sunay, özel af ile Bayar’ın tahliye olmasını sağladı. Ancak bu özel af siyasi haklarının iadesini içermiyordu. Bu sefer de içeride kalan diğer DP’lilerin affı ile siyasi hakların iadesi AP’nin önünde aşılmayı bekliyordu. Ancak Sunay Cumhurbaşkanı olduktan sonra onun yerine Genelkurmay Başkanı olan Cemal Tural gayet sıkı bir 27 Mayısçıydı. 27 Mayıs’ın rövanşı manasına gelebilecek her türlü adıma sert tepki verebilecek bir tabiatta olduğunu açıkça sezdirmişti.
1969 hükümetin son yılıydı. Ekim ayında seçime gidilecekti. AP meclisin son mesai haftalarında af ve siyasi hakların iadesi tasarını meclisin gündemine getirdi. Getirir getirmez ordudan sesler Sunay üzerinden iletilmeye başladı. Başbakan Süleyman Demirel tasarıyı geri çekmenin yollarını arıyordu. Israrcı olsa bir darbeye maruz kalabilir, tasarıyı geri çektiğinde tabanı ve DP’nin ileri gelenleriyle arası açılabilirdi. Bu aşamada İnönü çok stratejik bir hamle yaptı. Kemal Satır aracılığıyla Bayar ile barışma kararı aldı. Bayar’ın hatıralarına göre bu barışma hususunda Demirel’in de adı olduğu geçer. Ancak Demirel’in aleyhinde sonuçlar doğurması için İnönü’nün attığı bu hamlede Demirel adının geçmesi siyasetin doğasına uymamaktadır.
İki büyük isim 1950 seçimlerinin yıl dönümünde 14 Mayıs 1969 günü Bayar’ın evinde bir araya geldi. Basın bu buluşmanın önemini kavramış ve tafsilatlı yayınlar yapmıştı. İnönü’nün gayesi, Bayar’ın siyasi hakları ile diğer DPlilerin affı neticesinde AP’yi bölmek, ordu ile arasını bozmaktı. İnönü, damadı Metin Toker’e ve basın mensuplarına bu girişimi için ‘kuyudan adam çıkarma’ tabirini kullanmıştı. Ancak İnönü’nün ordu yüksek kademesi ile arası açılacak 19 Mayıs törenlerinde komutanlar İnönü’ye sırtlarını dönecekti. Bayar da aktif siyaset yapacak fiziki durumda olmamasına rağmen bu meseleyi iade-i itibar olarak kabul etmişti. İkili samimi pozlar verdiler ve birbirleri ile geçmişe bir sünger çektiklerini ifade ettiler.
Bu görüşmeden sonra 16 Mayıs akşamı kuvvet komutanları Cumhurbaşkanı ile bir toplantı yaptılar. Tasarı mecliste kabul edilirse kesinlikle müdahale edileceği mesajı verildi. 20 Mayıs günü erken saatlerde Demirel’e bu mesaj iletildi ve Demirel tasarının onaylanmamasını kendi parti grubuna rağmen sağladı. Meclis tatile girdi. AP bu gelişmelerden sonra epey zamandır parti içi muhalefetin nihai bölünmesine uğrayacak ve bünyesinden Ferruh Bozbeyli başkanlığında Demokratik Parti’yi çıkaracaktı. İnönü ve Bayar bir daha tekrar yan yana gelmese bile siyasetin makyavelist anlayışıyla mı yoksa hakikaten uzun yıllar mücadeleden sonra barışma hissiyatıyla mı davrandılar? Bunu kestirebilmek için sonraki gelişmeleri tetkik etmek gerekir.
(Gencay Dergisi’nde yayınlanmıştır)