2002 seçimlerinden bu yana üç dönem arka arkaya Ak Parti’nin tek başına hükümet kurmasıyla aslında 1990′ların ikinci yarısında doğan ve bugün lise-üniversite çağında olan insanların koalisyonlar hakkında fazla malumat sahibi olmaması doğaldır. Daha önce 1950-1960 yıllarında DP, 1965-1971 yıllarında AP, 1983-1991 yıllarında ANAP’ın tek başına hükümet olduğu yıllar siyasi tarihimizde yatıyor.
Koalisyonların bazen aylara indirgenen ömürleri, müzakereleri, hükümette uyum meseleleri, gensoruları vs olarak özetlenecek hususların uzağına düşülmüş iken sadece belli bir yaş aralığının değil, -maksadı sorgulanmakla beraber- basının da ‘konuya yabancı’ bir görüntü vermesi de tuhaftır. Böyle uzun cümlelerle girişin sonunda cumhuriyetin ilk koalisyonuna uzanalım. Nitekim kuruluşundaki pazarlık açısından müstesna bir koalisyondur.
15 Ekim 1961 seçimlerinin akşamı, Türkiye yepyeni bir tartışmanın kapısını araladı. 1923′ten 1946′da kadar tek partili hayatın sürdüğü, 1946-1950 yıllarında CHP, 1950-1960 yıllarında da DP’nin tek başına iktidar olduğu Türkiye, 27 Mayıs 1960 ile bambaşka tartışmalara başlamıştı aslında. Sonuçların bir çok kesimi de şaşırttığını ifade etmek gerekiyor.
CHP, güçlü bir tek başına iktidar planlamış, ancak %36 ile birinci parti çıkmanın fazlasını sağlayamamıştı. Meclis çoğunluğuna sahip değildi. Halbuki, merhum gazeteciler Metin Toker (İnönü’nün damadı) ve Cüneyt Arcayürek’in nakillerine göre hükümet bile hazırdı. CHP, çoğunluğu sağlayamamanın şaşkınlığında iken karşısında konum alan partiler de beklediklerinden iyi sonuç almış olmalarıyla bu hissi yaşıyorlardı.
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra%60lık blok tartışmalarının yapıldığı sırada şunu hatırlatalım ki bir blok 1961 seçimleri için söz konusuydu. DP kapatılmış, Gümüşpala başkanlığında Adalet Partisi, Ekrem Alican başkanlığında Yeni Türkiye Partisi DP’nin mirasçısı olarak kurulmuştu. Osman Bölükbaşı, CKMP’nin başında seçime hazırlanıyordu. AP, %34, CKMP %13.9, YTP %13.3 aldı. Bu partilerin sağ yelpazede yer aldığı da hesaba katılınca CHP’nin 1957′de tırmanışa geçen oylarının 27 Mayıs sonrası düştüğü görülüyordu.
Bir genel merkez şaşkın, üç genel merkez ise heyecanlıydı. Ordunun bir çok birimi ise seçim sonuçlarına tepkiliydi. Milli Birlik Komitesi’nde yer almış Suphi Karaman’ın yıllar sonra verdiği bir mülakatta şu ifadeler geçer; ’27 Mayıs oldu da ne oldu diyenler vardı, bakın Demokratlar tekrar geliyor diyorlardı’. 27 Mayıs’ın hemen arkasından onun devamı olduğu savıyla seçime giren partilerin meclis aritmetiğini blok yaparak sağlayabileceği ortaya çıkınca, meclisin yeniden feshinden seçimlerin tekrarına kadar bir çok şey cuntalar arasında konuşulmaya başladı.
21 Ekim günü İstanbul’da toplanan 10 general ve 18 albay, meclis açılmadan müdahale etme kararı aldı. Milli Birlik Komitesi’nden bağımsız, Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında kurulan cunta, ara dönemde kontrolü kısa sürede eline almıştı. Şimdi tekrar parlamenter rejime dönüş öncesi sahneye çıkmaya hazırlanıyorlardı. Gerekçenin temelini ise karşı devrim geliyor idi.
Protokol Ankara’da duyuldu. İsmet İnönü, herhangi bir müdahaleye açıktan karşı olduğunu duyurdu. AP, YTP henüz, kendi programlarına göre özgür politika yapacakları bir devirde olmadıklarının idraki içindelerdi ve özellikle AP bu yıllarda gösterdiği politika nedeniyle ‘titrek muhalefet’ olarak eleştirilecekti. Türkiye’nin tekrar parlamenter yaşama döneceği virajda tekrar askeri darbe seslerinin yükselmesi, sessiz gerilimi zirveye taşıdı.
Bu hava altında Türkiye’nin ilk koalisyon hükümeti, sadece iki parti arasında uzlaşının ötesinde kuruldu. 24 Ekim’de toplantının yeri Çankaya, katılımcılar, Cumhurbaşkanı, dört partinin genel başkanı, Genelkurmay başkanı ve Silahlı Kuvvetler Birliği’nde bulunan bazı generallerdi.Taraflar, cumhurbaşkanının Cemal Gürsel, başbakanın İsmet İnönü olması konusunda anlaştılar. Yassıada mahkumlarına af çıkarılmayacak, üniversiteden uzaklaştırılan isimlere tekrar üniversite kadrolarında yer verilmeyecekti. Bu ahvaldeTürkiye’nin ilk koalisyonu CHP-AP kuruldu.
Türkiye’nin ilk koalisyon hükümetinde, partiler bakanlık sayılarında, hükümet programı hakkında müzakere etmeye fazla vakit bulamadı. Güdümlü başlayan yeni dönemde her iki tarafında 1950′li yıllardan kalma kendi bünyelerinde çözmeleri gereken sorunlar vardı. Neticede bu koalisyon sadece 7 ay sürecek, ondan sonra sırasıyla CHP- YTP/CKMP koalisyonu ile CHP – Bağımsızlar azınlık hükümeti, ülkeyi 1965 seçimlerine götürecekti.
Siyasetin tabî figürleri dışında kalan etkilerle koalisyonların kurulmaması temennisiyle.
(Gencay Dergisi, Temmuz 2015 sayısında yayınlanmıştır)